18 Şubat 2010 Perşembe

Deplasman yolculuğu

13 şubat sabahı her şey çok güzel başlamıştı. Toplanma zamana yaklaştıkça tatlı bir heyecan başlıyor hafiften besteleri mırıldanıyorsun. Herkes geldikten sonra Haydi Bismillah deyip biniyorsun arabaya. Deplasman yolculuğu başlıyor. Heyecandan olsa gerek bi an bile susmuyorsun besteler havada uçuşuyor, 14 şubata göndermeler yapılıyor ve o güne özel besteler söyleniyor;

Sevgilimle kavga ettim bak geldim yanındayım
Herkes manitasıyla bense deplasmandayım
Elimde yarım şişe bira hayata isyanlardayım
14 Şubatı çıkaranın ................



Antep'e yaklaştıkça heyecan doruk noktasına geliyor.Besteleri daha bir heyecanla söylüyoruz.Stada geldikten sonra diğer üniversitelerden gelen arkadaşlarımızı görünce başka bir sevinç kaplıyor bedenimizi. Muhabbet başlıyoruz; ne zaman cıktınız yola, yolculuk nasıl geçti vs. derken tribüne girip pankart asma telaşı başlıyor. Pankartı astıktan sonra tribündeki yerinimi alıyoruz.

Ve maç başlıyor. Maçın başlamasıyla birlikte tribünde bestelere başlıyor. 10.dk da gelen gol soğuk Antep akşamında içimizi buz tutturuyor ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Bu gol belki takımı canlandırır diyoruz içimizden ama nafile sanki sahadaki Beşiktaşımız değil de başka bir takım. İlk yarı su gibi akıp geçiyor. İkinci yarıya daha bir umutla bakıyoruz, oyuncu değişikleriyle takım eski havasına bürünür buradan galibiyetle döneceğimizin düşünüyoruz. İkinci yarının 10. dakikasında yenilen 2. gol ile umutlarımız suya düşüyor canımız yanıyor. Tribünde sessizlik hakim herkes isyanlarda. Dakikalar eriyor bir gol diyoruz "bir gol". Atabilirsek ikinci golü de atarız diyoruz ama olmuyor maalesef. İşkence gibi bir maç bitiyor.

Haykırıyorsun "Sevinmek için Sevmedik Ulan!" diyorsun.

Diğer üniversitelerden gelen arkadaşlarımızla vedalaştıktan sonra, başka bir deplasmanda görüşmek üzere deyip çıkıyoruz yola.
Eğlenceli başlayan ama sonu hüzünlü biten dönüş yolculuğu başlıyor. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor, yorgunluk ve mağlubiyetten kaynaklanan sessizlik...
3 saatlik yol geçmiyor, sanki biri dalga geçercesine yelkovan ile akrebi tutuyor yerinden oynatmıyor.

Camdan dışarıyı seyrediyorsun ama nafile hüzün kaplamış her yerini. Alışık değiliz bu duruma ilk kez bir deplasmandan yenik ayrılıyoruz bünyemiz kaldırmıyor kabullenemiyoruz. Kabullenmediğimizden olsa gerek hayata isyan etmenin doruğundayız.